Röportaj Yazısı:
Röportajcı: Çiçekçilik ve organizasyon sektöründe köklü bir geçmişe sahip olan bir firma olarak, dijital dünyanın sektörünüz üzerindeki etkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bülent Mumcu: Sektörde uzun yıllardır faaliyet gösteriyoruz ve 1998’den beri işimizi büyütüp geliştirmeyi hedefledik. Çiçekçilikle başladığımız yolculuğumuzda, zamanla organizasyon alanına yöneldik. Bugün, yaklaşık 2500-3000 metrekarelik bir tesiste çiçek tasarımları, organizasyon malzemeleri ve farklı hizmetlerle büyük bir altyapıya sahibiz. Ancak dijitalleşmenin sektörü nasıl dönüştürdüğüne şahit oldukça, işin özünden uzaklaşılmasını görmek bizler için üzücü bir hale geldi.
Eskiden insanların bize güvenerek, işimizin kalitesini ve emeğimizi bilerek geldiklerini hatırlıyorum. İşin asıl sanat ve emekle yapılması önemliydi, çünkü insanlar adımızı duyduklarında bize olan güvenlerinden dolayı gelirdi. Sanatın özü olan emek, özveri ve kaliteli işçilik, internetin olmadığı, fotoğraf ve sosyal medyanın etkin olmadığı dönemde asıl değer verilen şeylerdi. Ancak dijital dünya, sosyal medya ve görsel etkileşimler arttıkça işler biraz “silah icat oldu, mertlik bozuldu” gibi bir hale geldi. Artık bir sanatçı işinin hakkını verip vermediğiyle değil, sosyal medyada ya da internet üzerinde nasıl göründüğüyle değerlendiriliyor.
Röportajcı: Peki bu değişim, köklü bir firma olarak sizi nasıl etkiledi?
Bülent Mumcu: Maalesef insanlar artık bir firmanın iyi olup olmadığına sosyal medyada gördükleri birkaç fotoğraf ya da videoya bakarak karar veriyor. Bir yıllık bir firmanın dijitalde paylaştığı iki iyi çekilmiş fotoğraf, onları daha büyük, daha köklü gibi gösterebiliyor. Biz yaklaşık 25 yıldır, ciddi yatırımlar yaparak bugünlere geldik; ancak dijital dünyada fotoğraf veya video kalitesi ile bu deneyim ve birikim gölgede kalabiliyor. Bu da zaman zaman, insanların bizi dijitaldeki görsellik üzerinden yargılayıp, işimizin büyüklüğünü veya alt yapımızı anlayamamalarına yol açabiliyor. Hatta bazı durumlarda, işimizi tanıttığımızda abarttığımız ya da yalan söylediğimiz gibi yanlış bir algıyla bile karşı karşıya kalabiliyoruz. Gerçekten köklü, ciddi yatırımı olan bir firmayken, bir yıllık bir firmanın internet üzerinden daha büyükmüş gibi görünmesi çok üzücü.
Röportajcı: Dijital dünyanın sanatı ve emeği arka plana itmesi karşısında siz nasıl bir strateji izliyorsunuz?
Bülent Mumcu: Elbette dijital dünyaya ayak uydurmak zorundayız. Sosyal medyada varlık göstermek, fotoğraf ve videolarla çalışmalarımızı tanıtmak, profesyonel çekimlerle işimizi anlatmak artık bir zorunluluk. Ancak bu sadece bir araç; bizim asıl hedefimiz, her zaman işimizin hakkını en iyi şekilde vermek. İnsanlar bize ulaştığında, dijitalde gördüklerinden çok daha fazlasını deneyimlemeleri bizim için önemli. Gerçek kaliteyi, emeği ve sanatımızı sunarak müşterilerimizi memnun etmeye odaklanıyoruz. Ne yazık ki dijital dünyada daha iyi görünenin, sanatı veya emeği daha iyi yaptığı düşünülüyor. İnternette gördüğü bir görselle bizi kıyaslayıp yargılayan müşterilerin olması, yılların emeğiyle kurduğumuz yapı için zaman zaman gerçekten üzücü bir hal alıyor.
Röportajcı: Peki, dijital dünya dışında sektördeki bu değişimin sizce diğer etkileri neler?
Bülent Mumcu: Dijital çağla birlikte “hız” her şey haline geldi. İnsanlar internet ortamında her şeye hızlı erişiyor, dolayısıyla hızlı bir tüketim alışkanlığı oluştu. Çiçekçilik ve organizasyon işi ise gerçekten emek isteyen, zamana ve sabra dayalı bir iş. Yıllarca sektörümüzde işin hakkını vermek önemliydi. Ancak şimdi her şey sosyal medyada “nasıl göründüğü” ile ölçülüyor. Gerçek bir sanatçının işini en iyi şekilde ortaya koyması değil, sosyal medya paylaşımlarında nasıl bir izlenim verdiği daha fazla önem kazanıyor. Dijital dünyanın getirdiği bu hız ve yüzeysellik, gerçek iş kalitesinin ve emeğin arka plana itilmesine yol açtı.
Röportajcı: Son olarak, yılların tecrübesine sahip bir firma olarak gelecek vizyonunuz nedir?
Bülent Mumcu: Dijital dünyada var olmaya devam etmek zorundayız, ancak bizim için önemli olan özümüzden ve sanatımızdan ödün vermemek. Her zaman kaliteli iş yapmaya, müşterilerimize en iyi hizmeti sunmaya, onların anılarını en güzel çiçeklerle ve organizasyonlarla süslemeye odaklanıyoruz. Yılların tecrübesiyle oluşturduğumuz değerleri dijital dünyaya entegre ederken, sanatımızı ve işimizin özünü korumayı hedefliyoruz. Dijital çağda sanatın ve emeğin yerini biraz daha öne çıkarmayı başarabilirsek, sanırım gerçek sanatın, emeğin ve iş ahlakının değerini yeniden hatırlatabiliriz.
Bülent Mumcu: Düşünün ki, Türkiye’de sanat ve tasarım ruhuyla tanınmış bir firma olarak, 30 yılı aşkın süredir çiçekçilikten organizasyona, iç mimariden DJ’liğe kadar geniş bir yelpazede hizmet veriyoruz. Bünyemizde canlı ve yapay çiçek tasarımı yapan, dünyaca ünlülere, devlet erkanlarına ve önde gelen isimlere hizmet sunmuş bir çiçek tasarım sanatçısı ekibimiz var. Tasarım alanında aldığımız sayısız ödül, plaket ve teşekkür belgeleriyle Türkiye’ye mal olmuş özel bir ruh taşıyoruz. Türkiye’nin en saygın etkinliklerinden uluslararası organizasyonlara kadar birçok projede yer aldık. Yılların emeği ve birikimiyle, 2500-3000 metrekarelik tesisimizde perde, masa örtüsü, peçete, kumaş kaplama koltuk, deri ve vinylex gibi her detayı kendi bünyemizde üretiyoruz. Ayrıca demir, ahşap ve tabela tasarımlarında da kendi üretimimizi yapıyoruz; bunlar sadece bir çiçek veya organizasyon firmasında göremeyeceğiniz özellikler.
30 yılı aşkın emeğin, milyonlarca liralık yatırımların, onca referansın ve başarı dolu projelerin ardından, hâlâ bazı müşterilerin bizi yeni kurulmuş bir firmayla eşdeğer görmesi, dijital çağın üzücü gerçeklerinden biri haline geldi. Çeyrek asırdan fazla süredir sektöre katkı sağlamış, hem sanatta hem de hizmet kalitesinde çıtayı sürekli yükseltmiş bir firma olarak, dijital dünyadaki yüzeysel değerlendirmeler nedeniyle bazen hak ettiğimiz değerin verilmediğini görmek gerçekten üzücü.
Öyle ki, birçok müşterimiz sosyal medyada ya da internette, yalnızca bir yılını doldurmuş bir firmanın birkaç fotoğrafını görerek, onların bizimle aynı kalitede ve deneyimde olduğunu düşünebiliyor. İşin özü ise çok farklı; sanatta ve hizmette derin bir anlayış ve uzun yılların birikimi yatar. Biz işin her detayına özenle yaklaşırken, bazı müşterilerin yalnızca yüzeysel görsellere göre değerlendirme yapması bizim için moral bozucu bir durum.
30 yıldan fazla süredir bu sektörde hizmet veriyoruz; ancak dijital çağda geldiğimiz noktada, bazen bu emeğin yeterince anlaşılmadığını görmek, gerçek sanatın ve emeğin bir nevi gölgede kalmasına yol açıyor. Bu da, sanata ve emeğe değer veren bir firma olarak, işimizin özünde yatan kaliteyi ön plana çıkarmanın ne kadar önemli olduğunu bize bir kez daha hatırlatıyor.
Röportajcı: Peki, bu durumda dijital dünyada eksik kaldığınızı mı düşünüyorsunuz?
Bülent Mumcu: Asla! Sanılmasın ki dijitalde geride kaldık ya da yenilikleri takip etmiyoruz. Dijital dünya ve sosyal medya bizim için oldukça hakim olduğumuz bir alan. E-ticaret konusunda özel eğitimler aldım, sosyal medyayı avucumun içi gibi biliyorum. Kodlama, grafik tasarım gibi alanlarda da donanımlı hale geldim. DJ olarak özel listelerle, çeşitli partilerde müzik çalıyorum. Hem organizasyon dünyasında hem dijital platformlarda müşterilerimize en iyi hizmeti sunmak için sürekli yeniliklere adapte oluyoruz.
Ancak biraz da bir “sitem” bu. Dijitalde güçlü olmamıza rağmen, bazen işin gerisindeki emeği, yılların birikimini anlatmakta zorlanıyoruz. Dijital dünyada fotoğrafı ya da videosu iyi olanın, gerçekten kaliteli bir iş yapıyormuş gibi algılanması, emek verenlerin önüne geçebiliyor. Bizim gibi, işini hakkıyla yapan ve yılların deneyimini taşıyan bir firmanın, yalnızca görseller üzerinden yapılan kıyaslamalarla aynı kefeye konması üzücü.
Dijital dünyada güçlü bir varlığımız var ve bunu her geçen gün daha da ileriye taşıyoruz. Ancak, dijitalde çok iyi görünmeyen birinin de iyi bir iş yapabileceği gerçeği unutulmamalı. Emeğin, tecrübenin, iş ahlakının değeri, dijitaldeki görünümle ölçülemez. Biz her ne kadar dijitalde güçlü bir yapıya sahip olsak da, sektörde uzun yıllar geçirmiş, gerçek anlamda işine gönül vermiş firmaların, yüzeysel kıyaslamalarla değerinin azalması bizi üzüyor.
Bülent Mumcu: Bakın, ben 50 yaşına gelmiş bir işadamıyım ve hiçbir konuda yenilgiyi kabul etmiş değilim. Ne internet, ne dijital dünya, ne tasarım, ne de trendleri yakalama konusunda geri kaldım. Tam aksine, çağın gerektirdiği her alanda kendimi geliştirdim ve işimizi dijital dünyaya adapte ettik. Ancak bu bir sitem; dijital dünyanın bazı noktalarının işleri üzücü bir hale getirmesinden kaynaklanıyor. Sadece bizim sektörümüzde değil, birçok alanda dijitalin yüzeysel etkisi, yılların emeğini gölgede bırakabiliyor.
Geçmişi ve bugünü görebilen biri olarak, çağa uyum sağlamakta zorlanan bir firma olsaydık zaten ayakta kalamazdık. Tam tersine, biz bu çağın tüm gereklerine uyum sağladık. Ama şunu da belirtmeliyim ki, eskiden kendimizi uzun uzadıya ifade etmemiz gerekmezdi. İnsanlar zaten işimizi, emeğimizi, sanatımızı biliyor, gördükleri kalite ve güvenle bize geliyorlardı. Günümüzde dijitalde ne kadar görünür olursanız olun, işinizin gerçek değeri bazen gözden kaçabiliyor ve işin gerisindeki emeği anlatmak güçleşiyor. Dijital çağda, sanatın, emeğin, köklü bir birikimin yerini görselliğin alması işte bu yüzden üzücü.
Bülent Mumcu: Bu durum, aslında şuna benziyor: Bir annenin, babanın evladına yıllar boyunca emek verip onu büyütmesi, okutması, en iyi okullarda okutup doktor ya da profesör yapması gibi. Fakat o çocuk büyüyüp o günlere geldiğinde, anne-babasını beğenmemesi, onların emeğini yeterince takdir etmemesi gibi bir hale dönüştü. Biz de sektöre yıllarımızı, emeğimizi, birikimimizi verdik; tüm bu süreç boyunca zorlukları aşıp, müşteri memnuniyetini en öne koyarak ve işimizi en iyi şekilde yaparak bugünlere geldik.
Ancak dijital çağda, bazen bu birikim ve emeğin, yalnızca yüzeysel bir bakışla değerlendirilip önemsizleştirilmesi üzücü. Dijital dünyada işimizi göstermek, tanıtmak için her türlü adımı atıyoruz, ancak çoğu zaman, bir yıllık tecrübesi bile olmayan ama sosyal medyada popüler olan bir firmanın önüne geçemediğimizi görmek zorlayıcı olabiliyor. Dijital dünyada başarılı olmak için çağın gerekliliklerine uyum sağlıyoruz, ama bazen işin özünü, emeğin ve tecrübenin değerini anlatmakta zorlanıyoruz.
Yılların emeğinin, özverisinin, birikiminin yerini bir fotoğraf veya videoyla kıyaslamak, işte bizim için bu kadar üzücü bir hal alıyor.